26 Mart 2014 Çarşamba

Aldatılan Bir Kadının Mektubu

Seni o kadar yoğun seviyordum ki... Belki bunu fark etmedin ama senin için her şeyimi vermeye, her şeyi yapmaya hazırdım. Belki sen de bir süre beni çok yoğun sevdin ama sen beni aldattın! Hem de gözümün önünde. Onu ne kadar çok seviyorsan artık... Ölümü bile göze aldın.



Yazlık evimizde otururken,o zamanlarda, ondan hiç haber alamıyordum. Aramalarımı açmıyor, mesajlarıma cevap vermiyordu. Annesiyle konuştuğumdaysa, her seferinde dışarıda olmuş oluyordu. Kahroluyordum o böyle yapınca. Artık bazı şeyleri anladım ve fotoğraflarını yakmaya başladım. Hem ağlıyordum, hem de sinirliydim.

Benim ona olan sevgimi nasıl göremezdi?


Bir süre sonra annesiyle birlikte geldiler. Hiçbir şey yokmuş gibi konuşuyordu benimle. Neden açmadığını sorunca, aramamın ya da mesajlarımın ona ulaşmadığını söyledi. Onu o kadar seviyordum ki, yalan olduğunu bile bile kabul ettim söylediklerini.

Tuvalete gittiği bir ara, dayanamayıp çantasını karıştırdım. Bir not defteri buldum. Her yerinde onu sevdiğini yazan kelimelerle dolu bir not defteri... Sayfaları biraz daha karıştırınca, onun fotoğrafını buldum. Hemen karşımızdaki okuldaki genç erkekti bu! Çantasında hediyeler ve sevgilime yazılmış şiirler, aşk dolu sözler vardı! O an her şey durdu. Hiçbir şey göremiyordum. Kalbimin bu kadar hızlı çarptığına daha önce hiç şahit olmamıştım. Tuvaletten döndüğünde beni, elimdeki not defteriyle gördü ve hemen elimden alıp çantasına attı. Ne hakla çantasını karıştırabileceğimi ve bu yaptığımın çok yıkıcı bir şey olduğunu söyledi.

Bir süre sustuktan sonra dayanamayıp bağırmaya başladım. Hiçbir şeyi açıklamasına izin vermeden sadece bağırdım.Üzerine yürüdüm. Onu çok sevdiğimi, bunu göremediğini, beni aptal yerine koymaya hakkı olmadığını söyleyip neden böyle bir şey yaptığını sordum ama cevabını beklemedim hiç. Hiç konuşmuyordu, yere bakıyordu sadece. Suratıma bile bakamıyordu. Artık bağırmaktan boğazım ağrımıştı.

Sustum, nefes aldım bir süre. Yüzüne baktım. Ben susunca o da bana baktı:
-Özür dilerim.
-...
-Seni seviyordum ama artık onu seviyorum. Lütfen anla beni. Seninle sevgili olmak istemiyorum artık. Ben onu seviyorum!

Tekrar bağırmaya başladım!
-BEN SENİ KÖPEKLER GİBİ SEVERKEN SEN NASIL BUNU SÖYLEYEBİLİRSİN KARŞIMDA?!  NEREDE O?! ÖLDÜRECEĞİM ONU!

Önüme geçti. Okuluna gidip, onu bulmama engel olmaya çalıştı. Bunu yapınca ağlamaya başladım ve daha da şiddetlendi içimdeki öfke. O sinirle, saçından tutup duvara vurmaya başladım kafasını.

Sonra karanlık...


...


Sonrasında ne olduğunu hatırlamıyorum. Hatırladığım, annesinin, sevgilimin eşyalarını paketlemeye başladığıydı. Onu öldürmüşüm! Sonrasında da bayılıp kafamı çarpmışım ve bir hafta uyumuşum. Ağlıyordum. Gözyaşlarım sel olmuştu adeta! O kadar çok ağlıyordum ki artık nefes alamıyordum!

İçim dışıma çıkmış bir şekilde ağlıyordum!

...


Annesine yardım etmeye gittim. Bana, benim haklı olduğumu söyledi. Kadın beni çok seviyordu. Eşyalarını beraber paketlemeye başladık. Bir taraftan da içli içli ağlamaya devam ediyordum. Hem pişmanlık, hem öfke, hem de aşk... Bu üçüne ağlıyordum. Eşyalarının içinden daha çok o genç adamın sevgilime aldığı şeyler çıkıyordu. Hepsini bağıra bağıra kırdım, attım. Bana ait tek bir şey bile yoktu eşyalarının arasında. Ben son zamanlarda sadece kendim, tek başıma yaşamışım aşkımı.

Bir CD buldum. Jelatini duruyordu hala. Üzerinde de "Sonsuza dek açmayacağım. Bu benim en değerlim. Biz X ile birbirimize aitiz." Gözümün önüne ona gitmemem için beni engelleyişi geldi. Bağıra bağıra ağlıyordum. Bir taraftan da onu çok sevdiğimi haykırıyordum. CD'nin jelatinini yırttım, içini açtım. O gencin fotoğrafı vardı. Yine şiirler yazmış ona. Kırdım, attım! Her yerden fotoğrafları çıkıyordu. O adama ait ne varsa hepsini yırttım, kırdım... Un ufak edene kadar... Annesiyse hiçbir şey yapmadı. Beni de kendi çocuğu gibi seviyordu ve artık geriye kendi kızına yakın bir tek ben kalmıştım. Bu yüzden olsa gerek, bana hiçbir şey söyleyemiyordu.

Bir taraftan o kadar pişmanım ki! Onu bir daha göremeyecek olmak... Ona bir daha dokunamayacak olmak... Ona "nefesim, kalp atışım" demiştim. Onsuz nasıl rahat nefes alabilirim ben?

Artık yapacak hiçbir şeyim kalmadı. Kalbimin atmasına bile gerek yok. Zaten hayatta en sevdiğim, en değer verdiğim, EN EN EN bir taneme zarar verdiğim için ben bile kendimden nefret ederken, kim neden nefret etmesin benden?

Bugün, mahkumlardan birinden jilet buldum. Hikayemi o da biliyor ama birazdan yapacağım şeyi aklına getirmemiştir. Ona göre hayat dolu birisiyim ben. Hoş, içimdekileri bilen bir ben varım. Ölene kadar canım sevgilim de bilirdi. Sadece o ve ben vardık. Öyle değilmiş.

Hoşça kalın yakınlarım...
Onu hala çok seviyorum...










Bugün böyle bir rüya gördüm işte. Eşya paketlerken, ona ait olan şeyleri yırtma kısmında uyandım. Gördüğüm en acıtan rüyaydı şu ana kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu konu hakkında bir şeyler söylemeyecek misin?